
"Biz sadece takılıyoruz" dedim...Bakışlarımı umursamazca kadehime çevirirken...
Aşk yok aramızda... Zaten aşkı aramaktan çoktan vazgeçtim. Kendimi daha fazla yoramayacak kadar yorgunum...Öte yandan aşık olmasak bile derin bir sevgi oluştu aramızda zamanla... Saçmalık! Aşk neydi sevgi neydi hangisi bir üst leveldi hiç bilmiyorum... Belkide bunları düşünmeyecek kadar kendimle meşguldum...
Sahi ne zaman böyle oldum?
Buz gibi bir yatakta seviştikten sonra ellerimizin birbirine kenetlenmesinin sebebi varmıydı? Bıraksan beni düşecektim sanki...
Seviyormuyduk gerçekten... Yoksa korkumuydu bizi esir alan...
Kafamda milyonlarca soru birbirini delip geçerken kadeh elimden kaydı...
Ağır çekim izledim kadehin düşüşünü... Bizim gibi aslında hızla yere çarpan kadehin kırılmasını duymam dakikalarımı aldı...
Olduğu yerde bıraktım cam kırıklarını... Zaten bilirsin hiç sevmem kırılan şeyleri onarmayı bırak orada kalsın...
Korkuyorum dedim...
Karanlıktan korkuyorum...
Bilirsin ışıksız uyuyamam. Ama o yanımdayken zifiri karanlıkta uyuyoruz... O beni koruyor karanlıktan , boşluktan , hatta kendimden...
Yine de adını koyamıyorum. Bazen ona yüklüyorum herşeyi. Ne bu aramızdaki diye soruyorum... Belirsizliği kaldırmak ikimizide kurtaracak belki... Biliyorum benim ol dersen kaçacağım...İçten içe bağırıyorum "Ne olur bırak beni... Git de!" Bu kadar iyi olma artık...
"Seni Seviyorum" Diyor... "Öyle işte Çok seviyorum... Sen olmazsan çok üzüleceğim..."
Gözlerim kırık kadehe takılıyor...
"Şunları toplamam lazım ..."
"Kimsenin ayağına batmasın artık..."
(Bu yazının gerçek kişi ya da olaylarla ilgisi yoktur... Ara Sıra bazı farklı yazı denemelerim oluyor paylaşmak istedim...)